Kanlıca, İstanbul Boğazı'nın en güzel görüldüğü mevkilerinden biridir. Burası mavi ile yeşilin coşkuyla buluştuğu, sırtını tepeye veren fevkalade bir atmosfere sahip.
Ama yakınlaştıkça, ters giden bir şeylerin ipuçları komiser Vedat'ın birdenbire kucağına düşer. Göstermelik bir yalı araması, çorap söküğü gibi gelişen soruşturma, zeki ve oldukça kurnaz kahramanımızın ellerinde çözülür, sırlar ve yıllara gömülmüş suçlar bir bir ortaya çıkar. Vedat'ın da kafası tüm bu karmaşa arasında iki kadın arasında gidip gelmekte, babasının temsilinde biriktirdiği derin sorunlar ile uğraşmaktadır.
Okur düşünür: Kusursuz bir cinayet işlenebilir mi? Peki ya birden fazla cinayet? Kanlıca'nın pürüzsüz imajının altındaki karanlık dünyada, gizemli sırlar ortaya çıkıp, içimizi acıtan gerçekler soruşturma boyunca birer birer dökülürken, tempo giderek artar ve merak zihnimizi sarıp sarmalar.
Rahşan Sabuncu, insanımızın iç dünyasını, düşünme biçimini ve harekete geçme güdüsünü çok iyi çözümlemiş. Romanda gittikçe artan heyecanı, tıpkı bir film izler gibi gözümüzün önüne sermiştir. Gereksiz tek bir cümlenin yazılmadığı, elden ele, dilden dile yayılacak bu kitap, polisiye okumayı sevenlere müthiş bir armağan sunmuştur.