Mevlevîlikte mutfağın ne derece önemsendiği Mevlânâ'nın eserlerindeki mutfak kültürü ögelerinden de belliydi. Hemen bütün eserlerinde bu kültür sadece yemeklerle değil bütün unsurlarıyla yer almakta, önemli bir yer tutmaktaydı. Mevlânâ akıl mutfağından, gönül tandırından, can tenceresinden bahsetmekte, tandır ekmeğinden, kebaplardan, helvadan, şerbetten dem vurmaktaydı. Çünkü o; mutfağı, yiyecekleri eğitim aracı olarak görmekte ve tasavvufî birçok hikâyeyi yiyecekler üzerinden anlatarak yiyeceklerdeki, yemeklerdeki gerçek gıdaya dikkat çekmekteydi. O gıda her türlü maddi lezzetten üstün olan Hakk nuruydu. Çeşit çeşit yemekleri sayarken ise aslında hepsinde cezbeden "bir"e dikkat çekmekteydi. O söylediklerini yaşadığından bunları kolayca ifade etmişti fakat anlamak için bizim çok çaba göstermemiz gerektiği ortadaydı. İşte bu çalışma bu gayretin ürünüdür.