Hz. Mevlânâ'dan sonra, onun neslinden gelenler, onun peşinden gidenler, onun yolunda olanlar, bu büyük mutasavvıfın yaşantısını, fikirlerini ve semaını örnek almışlar, bunları kurallara bağlayıp kurumlaştırmışlardır. Mevlevilik de böylece doğmuştur. Hz. Mevlânâ'dan sonra, onun feyziyle yaşayan, onun meş'alesini taşıyan asil nesli, başta büyük oğlu Sultan Veled olmak üzere, kendi neslinden gelen, Mevlânâ'ya gönül veren nice mevlevi büyükleri ve mevlevi muhibleri bu nur şelalesini havuzlamışlar, birtakım kurallar altına almışlar, Mevlânâ mefkûresini zevalsiz bir gelenek haline getirmişler; Mevlevilerin yaşantısını, tekke hayatını, özellikle de semaını "Âdâb" denilen bir takım ciddi kayıt ve kurallarla çerçevelemiş, yerli yerine oturtmuşlardır.
H. Hüseyin Top, Mevlevi Usul ve Âdâbı kitabında Hz. Mevlânâ'nın insanlık alemine bir mutluluk reçetesi halinde takdim ettiği Mevleviliğin ana kurallarını, bu kutlu yolun kilometre taşlarını, yöntemini, usul ve adabını belirlemeye çalışmıştır. Kur'ân'da emrolunan namaz, oruç, hac gibi ibadetlerle bunlara ilaveten Hz. Mevlânâ'nın yapılmasının vuslat yolunda kula hız kazandıracağını, kalpleri cilalayıp ruhları yücelteceğini ifade ettiği evrad, semâ gibi zikir şekillerini izah etmiştir. Ayrıca Makam Çelebilerinin kısa hayat hikâyeleri ve bu yolda verdikleri hizmetleri bir bölüm halinde ele almış, 'Mevlevi Terimleri'ni alfabetik bir sırayla yayına hazırlamıştır.
Mevlevi kültürünü bilmek, onun Türk kültürü içindeki yerini, ustalarını eserleri ile tanımak bizim mesuliyetlerimiz cümlesindendir. Hizmet edenin himmete kavuşması, Hz. Mevlânâ pınarından kana kana içmesi bu gayretin mükâfatı olacaktır. Bu mükâfattan sadece bu eseri yazan değil okuyanlar da nasiplerini alacaklardır. Bu duygularla irfan hayatımıza "Mevlevi Usul ve Âdâbı" gibi güzel bir eser kazandıran bu sevgili dostu tebrik ediyorum.
-Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar