15. yüzyıl, Türk dili ve edebiyatı açısından son derece dikkatli incelenmesi gereken bir hazırlık devresidir. Her büyük hareket, evvelinde sağlam bir inanç ve irade gerektirir. Osmanlı, bir devlet olarak; divân edebiyatı ise edebî bir akım olarak bu irade, inanç ve çabayı bu yüzyılda ortaya koymaya başlamıştır. Hummalı bir hazırlıkla 16. yüzyılda dünyanın en büyük devleti ve buna paralel olarak en büyük edebiyatı olma sürecinin ilk adımı bu devredir. İşte Mihrî gibi taşra şâirleri, bu dönemin ne kadar sağlam kültür birikimleri üzerine bina edildiğini ve kadınların ne mükemmel eserler vücuda getirebildiğini göstermiştir. Mihrî Hâtun'u anlamak bu bağlamda bir devri ve o devrin insanını tanımak anlamına gelmektedir.