21. yüzyılın ağır ve çetin sorunlarını, onlarla başa çıkmaya hiç uygun olmayan kurumlar, yapılar ve ilişkilerle karşılıyoruz. Düşünme mekanizmalarımız da aynı durumda. Umutsuzluk ne kadar nadir olması gerekirse, sosyal teoride umut bugün o kadar nadirdir.
Etkin biçimde kuşkunun kurumsallaşmasını içeren modernlik eleştirileri geleceğin ufkunu bulanıklaştırmıştır. Kimsenin bir kenarda durma lüksünün olmadığı böyle bir dünyada sosyal bilimciye de bazı görevler düşmektedir. Ne var ki düşünceye gerçek kuvvetini veren değiştirme arzusu sosyal bilimlerden kaygısızca sökülüp atılmıştır.
Bu kitapta sosyal bilimler için, Militan İyimserlik adı altında, değiştirme arzusuyla yüklü bir epistemoloji önerilmektedir. Kavram, "iyimserliğin filozofu" Ernst Bloch'a aittir. Bloch bu kavramı, kendi düşüncesinin felsefi temeli olan "umut ilkesi"nin ütopik olanı gerçekleştirebilme stratejisi olarak dile getirir. Militan İyimserlik, bu çalışmada, Hali Hazırda Olmuş Olan (yani nesnel gerçeklik) içerisinde, Henüz Olmamış Olan (yani reel mümkün) olarak duranın, belirsizin, muğlak olanın bilgisine erişmenin bir yolu olarak konumlandırılmıştır. Bilgi iddiasıyla ortaya çıkmış hiçbir yönlendirmeyi kabul etmeyen geç kapitalizmin kültürel mantığında ütopyaların bugündeki imkânlarını araştırmayı önermektedir.
Militan İyimserlik, insanın dünyayı eylem halinde bilmesidir. Harekete geçirmeyen hamlesiz ve kötürüm iyimserliğin, gerçek bir kötümserlikten daha kötü olduğu inancıyla, insanı dünyada iyi ve güzel olanı yaratmaya teşvik eder. Çünkü: "Gelecek kısmet olarak gelmez insanın ayağına."