Milliyet Nazariyeleri ve Milli Hayat
Milliyet Nazariyeleri ve Millî Hayat, Gökalp’ın Türkçülüğün Esasları adlı eserinden bir yıl önce kaleme alınmış, bununla birlikte Mehmet İzzet, çoğunlukla Ziya Gökalp ekolünün bir devam ettiricisi olarak kabul edilmiştir. Oysa iki düşünürümüzün ilmî ve felsefî tavırları birbirinden farklıdır. Hilmi Ziya Ülken, ilim ve fikir adamlarını iki temel gruba ayırıp biri için Gökalp’ı, diğeri için de İzzet’i örnek gösterir. Ona göre Gökalp, fikirleri süratle fiil ve hareket haline geçmeye müsait, onları inşa ile asla yetinmeyen, eserlerini bizzat telkin ve tatbik etmek isteyen, hatta aksiyon mecburiyetiyle fikirlerini teferruatlı olarak işlemekten bile vazgeçen, kanaatinin iman halinde yayılması için her ifade şekli ve aracına başvuran, telkininin kuvvetini temin için az çok dogmatik olmak zorunda kalan bir düşünürümüzdür. Mehmet İzzet ise, bilakis tam bir teorisyendir. Onun nazarında bütün kıymet aksiyonda değil fikirdedir. Ve bir ressam itinasıyla, vehmiyle onun üzerinde uzun müddet çalışmak lazımdır. Kamu yararını düşünmeye vakti yoktur. Ürettiği eserin ikinci elden fiile indirilmesini bekler. Tefekkürün temel özelliği olan tenkit fikrini kaybetmemek için süratle fiile inen dogmalardan kaçınır. Türk milliyetçiliği tarihinde son derece özgün bir konuma oturan Milliyet Nazariyeleri ve Millî Hayat’ın politikleşen Türk milliyetçileri nezdinde hak ettiği ilgiyi görmemesinin temel sebebi de budur. İşin aslına bakılırsa ciddi bir Gökalp eleştirisi olarak da okunabilecek eser, ilimden ödün vermeyişi, felsefî sorgulamaları ve vardığı netice itibariyle unutulmuş gibidir. Oysa felsefî idealizmden aldığı temelle milliyet fikrine yeni bir ufuk açan İzzet, milliyeti sığ bir politika aracı veya gündelik hayat görüşü olmaktan çıkararak ona geniş bir idealizm mânâsı kazandırmıştır. 1923’te eski harfli ilk yayımından sonra 1969’da ve 1981’de Ötüken Neşriyat tarafından iki defa yeni harflerle basılan Milliyet Nazariyeleri ve Millî Hayat’ın bu 4. neşrinde, Mehmet İzzet ve eseri hakkında eksiksiz bir derleme sunulmaya çalışılmış, böylece Mehmet İzzet’i daha iyi ve şümullü anlamanın yolu açılmıştır. Bu bağlamda, Mustafa Şekip’ten, Hilmi Ziya’ya, Sadreddin Celal’den Z.F. Fındıkoğlu’na, Nurettin Hazar’dan Levent Bayraktar’a pek çok kalem sahibinin Mehmet İzzet hakkındaki makaleleri kitaba “ek”lenmiş, ayrıca Yahya Kemal Taştan tarafından bir Mehmet İzzet Bibliyografyası da hazırlanmıştır.
Devamını Oku