Halkı daima rahatsız ve tedirgin etmekle ün salmış olan Türk aydını bugüne kadar bazen fikir adamı, bazen siyasetçi, bazen de kurtarıcı hüviyeti ile ortaya çıkmıştır. Ama hepsinin zihniyeti ve tavrı aynıdır. Getirmek istediği rejime bazen Tanzimat, bazen Meşrutiyet bazen Cumhuriyet, bazen de Demokrasi demiştir. Ama halka karşı o ezici ve mütehakkim tavrı hiç değişmemiştir. Ayrıca bütün bunları halka hiç danışmadan, "tepeden inme" yapmıştır. Gerçekleştirmek istediği yeniliğe bazen ıslahat, bazen inkılap, bazen de reform adını vermiştir. Ama daima şekilde, dış görünüşte ve mücerrette kalmıştır. Kabul ettirmeye çalıştığı yabancı töreye bazen batılılaşmak, bazen asrileşmek, bazen de medenileşmek etiketini yapıştırmıştır. Fakat daima millî bünyenin direnişi ile karşılaşmıştır. Hâkimiyeti altına girmekte mahzur görmediği Avrupa kültürüne bazen yenilik, bazen hümanizm, bazen de ilericilik demiştir. Ama her defasında halkın tepkisine sebep olmuştur. Hasılı, aydınların bütün "teklif"leri Türk halkı tarafından reddedilmiştir. Aydın, halkın bu tavrına çok kızmıştır. Onu anlamaya, onda güven duygusu uyandırmaya çalışacak yerde, hatasında ısrar ederek metot değiştirmiştir.