Milyon Taşı, 330 yılından bu yana İstanbul'un, dünyanın merkezi kabul edilmesini sağladı. Ne var ki böylesine önemli bir simgeye göz dikenler olması kaçınılmazdı. Osmanlı uleması; Kopernik, Kepler, Galile, Newton'un Avrupa'da başlattığı Yeni Bilim devrimine ilgisiz ve uzak kaldı. Ta ki Kanuni Sultan Süleyman'ın torunu III. Murad, Taküyiddin Efendi'ye rasathane kurmak için para ve yer tahsis edinceye kadar. Cahil, kıskanç, dar görüşlü ve de içten pazarlıklı yobazlar: "Gökleri gözlemlemek uğursuzluk getirir. Allah sırlarının araştırılmasından hoşlanmaz." diyerek padişahı ürküttüler. Batıda yayımlanmış bilim tarihi kitapları da Takiyüddin'den hiç bahsetmezler. Fikret Nesip Üçcan'ın üçüncü romanı Milyon Taşı, bizleri sürükleyici bir hikâyeyle yine tarihimizin karanlık sayfalarında heyecanlı bir yolculuğa çıkarıyor.