"Tarihler 1935'i gösterirken, Mustafa Kemal Atatürk'ün de izniyle, Türk Tarihi Araştırma Cemiyeti'nden üç uzman Mimar Sinan'ın mezarını açıp kafatasını incelemek ve ölçülerini tespit edip Mimar Sinan'ın Türk olduğunu ispatlamak için türbenin önünde bir araya gelmişti. Yüzyıllar önce kapanan bu mezar bilimsel bir araştırma için açılacaktı; ama bundan daha heyecan verici olan şeyse dünya mimarlığına damga vuran, Osmanlı'nın en önemli şahsiyetlerinden birisinin kafatasının gün yüzüne çıkması olacaktı."
Dönem gazeteleri Mimar Sinan'ın kafatasının mezarından çıkarılıp ölçüldüğünü ve büyük mimarın yalnız kültür değil, kökeni itibarıyla da Türk olduğunun ispat edildiğini duyurmuştu.
Fakat o gün gazete haberlerine yansımayan başka şeyler de yaşanmıştı.
Bugün yaşanacaklar ise sadece geleceği değil geçmişi de değiştirecekti…
Hakan Sökmen, ilk romanı Mimar Sinan'ın Kayıp Kafatası'yla okuru mitolojik ögelerle bezenmiş, gizemli olayların ve komploların eksik olmadığı, gerilim dolu heyecanlı kovalamacaların hiç bitmediği, günümüzden geçmişe uzanan tarihî bir maceraya davet ediyor.