Eski Yunan dilinde "söylenen ya da duyulan söz" anlamında kullanılan "mitos" sözcüğünden gelen mit, masal, efsane, öykü anlamını taşır. İlkel insanlarla ilgili araştırmalardan öğrendiğimize göre, atalarımız beklentilerinin gerçekleşmesi için, bunlar sanki olmuş gibi bazı davranışlarda bulunurlardı. Örneğin yağmur yağsın diye toprağa su dökerler ya da korktukları ve ölmesini istedikleri yabanıl hayvanların ve düşmanlarının ok ve mızraklar saplanmış resimlerini çizerlerdi. Yanan bir tekerleği yerde yuvarlamakla Ay ve Güneş'in yeniden doğmasını sağladıklarına inanırlardı. Zamanla birçok insanın katılmasıyla daha uzun ve karmaşık öyküler doğdu. Bazı kadın ve erkekler öyküyü canlandırmak için maskeler takarken bazıları da davul çalarak açıklamalar yapardı. Kral Güneş'i, kraliçe de Dünya'yı ya da Ay'ı canlandırır, Güneş'in Dünya'yı karanlıktan ve ölümden kurtarışı sahnelenirdi. Giderek bu oyunlardaki törensel nitelik unutuldu, öyküleri halk ozanları anlatmaya başladı. O çağlarda bu ozanlar kralın ve halkın gözünde çok saygın kişilerdi.