İnsanoğlu, sadece düşünmesiyle değil, gülmesiyle de diğer mahlûkattan ayrılır. İnsana imtiyaz olarak bahşedilen gülme; kişiyi ruhen rahatlatan, yalnızca toplumsal yaşamda ortaya çıktığı için onu sosyalleştiren, cemiyeti kenetleyen ve sosyal yaşamda yanlış olanı göstererek düzeltilmesini sağlayan, kötü düzeni yıkıcı, bu nedenle de iktidarın susturmaya çalıştığı bir güçtür. Gülme, bütün hoşluğuna rağmen hoş görülmemiş; hatta bazen şeytanî sıfatıyla lanetlenmiştir. Gülmeyle meşgul olmak, ilk çağlardan beri, abesle iştigal olarak telâkki edilmiştir. Oysa, insan hayatındaki önemi göze alındığında, gülmenin en ince ayrıntısına kadar incelenmesi gerekir. İşte bu kitap, gülmenin gülüp geçilecek bir konu olmadığını göstermek ve binlerce yıldır ondan esirgenen asalet nişanını, ona iade etmek niyetindedir. Ama kitabın asıl gayesi, dilin insanı güldürme yollarını tespit etmek; yani gülmeye nasıl hizmet ettiğini belirlemektir.