Sözlü kültüre ve dedelerin uygulamalarına dayandığı modern öncesi zamanlarda "yol bir sürek binbir" ilkesi ile ifade edilen Alevilik, birbirinden farklı pek çok uygulamalara kaynaklık edebiliyor ve bu, Aleviliğin bir zenginliği olarak değerlendiriliyordu. "yol" tek olduğu sürece "sürekteki" farklılaşmalar toleransla karşılanmıştır. Ancak modernleşme ve şehirleşme sonrası dedeliğin sembolik bir figüre dönüşmesi ve "ocak"ların neredeyse ortadan kalkmasıyla, şehirlerde oluşan Alevi ekolleri arasında artık bu farklılıklar birer zenginlikten çok, temsil ve otantiklik yarışında birer araca dönüşmüştür. Daha önceleri var olan inançsal yakınlık ve uygulama farklılıkları, şehirlerde tektip uygulamalara dönüşmüş, siyasi yaklaşım farklılıkları Alevi ekollerini birbirlerinden tamamen uzağa itmiştir. Şehirleşme, modernleşme, göç gibi süreçler "yolu" çoğaltırken, süreği tektipleştirmiştir. Şehir ortamında, geleneksel Alevilikten farklılaşan birçok Alevilikler ortaya çıkmıştır. Tabiri caizse geleneksel Alevilikte bir olan "yol" birçok patikaya bölünmüştür. Modern dönemde farklı Alevi ekollerinin ortaya çıkması ve her ekolün imkanları ölçüsünde örgütlenmesi Aleviliği, kendi tabirleri ile "çok merkezli" bir yapı haline getirmiştir. Bu çok merkezli yapının tahlilinde anahtar kavram "Ali" figürüne yüklenen anlamdır. Zira genelleyerek söylersek; Ali'nin "ne ve kim" olduğuna bağlı olarak birbirinden tamamen farklı Alevi "cemaatleri" ortaya çıkmıştır.