Antikitenin üstadları hürdüler ve basiret sahibiydiler. Ruhî güçlerinin enginliği içinde 'ben' diye bir şey yoktu. Bu doğal içsel güç, onların görünümlerine yücelik veriyordu. Bir kış selini yarıp geçen kişi gibi uyanıktılar. Eriyen bir buz gibi kaygan ve tutulmaz idiler. Bugün, artık, içsel karanlıkları kim kendi ışığının gücüyle aydınlatabilecek? Kim, kendi özgün yaşamının yüceliğiyle içlerdeki ölüyü canlandırabilecek? Onların kendilerindeydi Yol. Onlar Benliklerine hâkimdi ve onların eylemsizlikleri mükemmelliği simgeliyordu." -Lao-Zi- Elinizdeki kitap, bir serencamın öyküsünü anlatıyor: modern dünyanın kutsallıkla bağını koparışının, insanın aslî yaratılışından uzaklaşmasının öyküsünü; bir diğer ifadeyle modernleşmeyi. Modernleşme, yazarın ifadesiyle bir "sapma"dır ve bu sapmanın anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Bu amaçla zorlu bir araştırmaya giren yazar, zuhurundan önceki birkaç bin yıllık durumdan başlayarak modern dünyanın nasıl doğduğunu, nasıl "geliştiğini", hangi görünümleri kazandığını ve gidişinin nereye olduğunu olağanüstü bir titizlikle ortaya koyuyor. Evola, Rene Guenon'un Modern Dünyanın Bunalımı incelemesine benzer olarak, tradisyonel dünya ile modern dünya arasındaki ayrılıkları belirleyip modern dünyanın sapmalarını acı eleştirilere tabi tutuyor. Modern Dünyaya Başkaldırı, yıllar süren sabırlı bir çalışmanın ürünü. Ve sabırlı, titiz, derinlik meraklısı okuyucular için vazgeçilmez bir kaynak eser.