1687 yılının Ocak ayında, Fransız Akademisi'nde, sonradan "Eskilerle Modernler Kavgası" diye anılacak büyük bir tartışma koptu. Bu, aslında zaman olgusu ve kavramının algılanışına dair radikal bir dönüşümdü: Tanrılar yavaş yavaş dünyayı terkediyor, insanlar ise tarihi hem yapmaya hem de yeni bir bakışla yazmaya başlıyordu. Levent Yılmaz bize işte Batı tarihindeki bu eşiği, bu kırılmayı küçük, incelikli fırça darbeleriyle resmediyor: Batılı toplumlar Tarih'e ilk adımlarını nasıl attılar? Tarih'e - yani geçmişle araya mesafe koymaya, şimdinin doluluğu duygusuna ve geleceği planlama, düzenleme faaliyetine? Nasıl oldu da Batılı toplumlar, olan biten herşeyin bir alınyazısı, geleceğin aslında geçmişin bir yansıması, tarihin ise tekerrürden ibaret olduğu, gelenek ve atasözlerinin en hakiki mürşit olduğu düşüncesinden kopabildiler? Kısacası Batı nasıl Modern oldu, Batılılaştı?