Türkiye'de sanat sineması ve popüler sinema arasındaki karşıtlık hiçbir zaman belirgin bir biçimde ortaya konmamıştır. Elinizdeki kitap bu kuralların yerleşik hale gelme sürecinin geçirdiği tarihsel evreler üzerinde durarak, bu süreçte hangi eğilimlerin hangi rolleri üstlendiğine odaklanmaktadır. Her tarihsel dönemde modernist sinema düşüncesinin -elbette ki Türkiye'ye özgü- hangi argümanlarla geliştirildiğini ya da hangi argümanlara içkin olarak varsayıldığını; bu tarihsel dönemlerin sinemaya ilişkin söylemlerinden yola çıkarak ve film yapma pratiğinin buna verdiği yanıtlar üzerinden tartışarak ortaya koymaya çalışan bu kitap, sanat sinemasının kısa bir tarihini bu çerçevede sunmaktadır. Bu bağlamda Türkiye'de sanat sinemasının gelişimi; hem anlatının biçimsel olarak önceki dönemler de benimsemediği yeni biçimlerin ortaya çıkması, hem de anlatının dışarıda bıraktığı yeni içeriklerin anlatıya dahil edilmesi açısından ele alınmış, anlatının dışarıda bıraktığı ya da dünyasına dahil ettiği anlatı stratejileri ve temalar üzerinden tartışılmıştır. Genellikle sıkıcı, uzun ve eylemsiz bir film izleme deneyimi sunduğuna inanılan sanat sinemasının Türkiye'deki tarihine bu kısa giriş, belki de Türkiye'de sinema tarihinin eksik bırakılmış bir yanını tamamlamaktadır. Bu kitap, sinema tarihinin hep popüler filmler üzerinden yazan eğilimlerin aksine, dışarıda kalanı, dışlananı, az olanı, farklılık barındıranı merkeze alarak sinemayı anlamaya çalışmaktadır.