İnsan yaşamında özel bir yere sahip olan din, tarih boyunca önemini ve varlığını korumuş, insanın dünya kurma girişiminde stratejik bir rol oynayarak evreni insan açısından anlamlı kılan bir boyuta sahip olmuştur. Bu özelliği ile dinler ve dinsel gelenekler kadının statüsünü ve yaşam tarzını etkileyen belirleyici bir faktör olma özelliği taşımaktadır. Tarih boyunca kadının varlık yapısı, sosyal yaşamdaki rolü gibi konular kutsal metinle ilintili olarak din bilginleri tarafından irdelenmiş ve farklı yaklaşımlar ortaya konmuştur. Kutsal metinleri anlama ve yorumlama eylemi ağırlıklı olarak yorumcunun kendi tarihsel dönemlerinde varlığını sürdüren yaşamın belli değerleri ışığında oluşmuştur. Buna bağlı olarak da bilginler etraflarını kuşatan tarihsel uzamla kurmuş oldukları ilişki bağlamında kadın algılarını içeren yorum örüntülerini çoğu kez nesnellik ve mutlaklık iddiasıyla ileri sürebilmişlerdir. Çağımızda kutsal metinlerin inanırları için ne anlam ifade ettiğini sorgulayan birey, tarihsel birikimin sağlamış olduğu yorumsal zenginliklere eleştirel bakabilmeyi ve Allah tarafından aynı özden erkek ve dişi olarak yaratılan
insanın neliğini kavrayabilme çabası içinde kutsal metnin kendisiyle yeniden buluşmayı denemektedir. Bu buluşmayı sağlayacak en önemli ölçüt de aynı vahiy havuzundan beslenmiş monoteist dinlerin üzerinde çokça vurgu yapmış olduğu insan onurudur. Çünkü dinlerin özündeki ana gaye 'kâmil/üstün/iyi' insan yetiştirmektir.
Bu kitapta amaç; monoteist dinler olarak adlandırılan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm'da kutsal metinler etrafında şekillenen kadının konumunu, tarihsel ve çağdaş yaklaşımlar ışığında ele almak ve okuyucuya söz konusu dinler bağlamında kadın algısı ile ilgili bir çerçeve sunmaktır.