"Montesquieu'yü Montesquieu yapan özellik, ele aldığı konuya duyduğu merak değil, sahip olduğu zekâdır. Anlamaktan başka bir şey istemiyordu. Bu yolda gösterdiği çabayı ve duyduğu gururu açığa vuran bazı tasvirlere de sahibiz zaten. Montesquieu'nün güncelerden, tarihlerden, derleme ve anlatılardan, metin ve belgelerden oluşan uçsuz bucaksız mirasa dalmasının tek amacı, bunların arkasında yatan mantığı kavramak, nedeni açığa çıkartmaktı…
Bu yüzden de Montesquieu'de keşfeden bir insanın derin sevinci görülüyordu. Bunu kendisi de biliyordu… Montesquieu, düşüncesinin daha dünyaya gelir gelmez, kendini teslim alır almaz ve de meslek yaşamını oluşturan otuz yıllık çalışma süresi boyunca, yeni bir dünyanın kapısını açtığını gayet iyi hissetmektedir. Biz bu keşfe alıştık. Öyle ki, onun büyüklüğünü övdüğümüzde, Montesquieu'yü kendi kültürümüzün gereklerinden biri olarak saptamadan edemiyoruz; Montesquieu gökyüzüne çakılı bir yıldız gibidir; ne yazık ki, kendisini çaktığımız gökyüzünü bizlere açabilmesi için nasıl da yürekli ve tutkulu olması gerektiğini tam anlamıyla kavrayamıyoruz."
Marksist kuramın en özgün isimlerinden Louis Althusser, bu kitapta Montesquieu'nün bir siyaset düşünürü olarak getirdiği yenilikleri ve önemini, dahası zaaflarını incelikle yorumluyor.