Mori, çocukluk kuyusunda biriktirdikleriyle çıktığı yolculuklarına, hışt hışt'lara duyarsız kalamaz. Onun bu yolculuklarına eşlik ederken bizler de kendimizi, çocukluk kuyumuzun başında buluveririz.
Bir yangının külü olan Morî; bize, toprakta yaralarımızdan düşen kabukları aratırken kimimizi bir kuyunun dibine, kimimizi bir perdenin desenlerine düşürür, kimimizi de bir bulutun kuyruğuna takar. Her "ben"i çocukluk kuyusunda aratır.
Çocukken renkli renkli bilyelerimiz arasından bazılarını renklerinden ve şekillerinden dolayı diğerlerinden ayırır, ayrı bir kavanoza veya torbaya koyardık, onların uğur getirdiğine inanırdık. Büyüdük, insan biriktirdik; ama alışkanlığımız hiç değişmedi. Bu defa da insanları niteliklerine göre özel kavanozlara ayırdık. Herkesin kendisini Morî ile kıracağı bir roman.