İslam dininde Hz. Peygamber'in (sav) söz, fiil ve onaylarını kapsayan sünnet, Kur'an-ı Kerîm'den sonra ikinci temel kaynak konumundadır. Buna bağlı olarak sünnetin doğru bir şekilde anlaşılması son derece önemlidir. Hz. Peygamber'in (sav) hadisleri, sünnetin yazılı kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu sebeple Müslüman bilginler, ilk dönemlerden itibaren hadislerin sıhhatini tespit etmeye yönelik çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalar sonucunda ise rivâyet ve dirâyet yöntemlerini işleyen usûl ilmi meydana gelmiştir.
Hadis Usûlü adına rivâyet ve dirâyet ilminin temellerini atan muhaddisler, Hz. Peygamber'e (sav) ait söz, fiil ve uygulamaların gelecek nesillere daha doğru aktarılabilmesi amacıyla titiz çalışmalar ortaya koymuşlardır. Hadis bilginleri bu tetkikler neticesinde, hem râviye hem de rivâyete yönelik bazı kriterler belirlemişlerdir. Bu bağlamda usûl ilminin verileriyle sened ve metin üzerinde incelemeler yaparak hadisleri çeşitli kategorilere ayırmışlardır. Hadis ilminin kavramsallaşma sürecini tamamladığı 3. (9.) asrın sonu ve 4. (10.) asrın başı itibariyle hadisler; sahîh, hasen ve zayıf şeklinde taksim edilmiştir.
Elinizdeki çalışmada zayıf hadis çeşitlerinden biri olan "müdelles hadis" konusu çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Bu çalışma giriş, iki bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş kısmında konu, metot ve ilgili çalışmalara yer verilmiş, müdelles hadisin zayıf hadis kategorisindeki yerine işaret edilmiştir. Birinci bölümde bir tür aldatma biçimi olan tedlîsin mahiyeti ve çeşitleri üzerinde durulmuş, ikinci bölümde de tedlîsin hükmü ve müdellis râvîlerle ilgili bilgilere yer verilmiştir. Çalışma, ulaşılan tespit ve değerlendirmeleri ihtiva eden sonuç kısmıyla sona ermektedir.