Nedir resim? Gerçek dünyadan bir kaçış noktası mıdır ressamın sığındığı, yoksa hayal ettiği dünyayı yaratma arzusu mudur sadece? Yaşamın güzelliklerini çoğaltarak, ölümsüzleştirmek midir? Kendi yarattığın dünyanın tanrısı olabilmeyi hayal etmek midir? Boyayıp resmettiklerine mi hayran olur bir sanatçı, salt fırçanın ucunda mıdır mükemmel olan? Yoksa insanoğlunun kendi kusurlarını örtbas ettiği cennet bahçesi midir sanat? Boşa geçen hayatlar mıdır heba olan, yaşanacaklara kısa gelen ömürler midir haksızca dağıtılan?
Hayır, elinizdeki kitap bu soruların hiçbirine cevap vermiyor. Bilakis yeni sorular dolduruyor zihninize. Hayat hakkında, sanat hakkında kısaca insan hakkında biraz daha düşünmeniz için. Hamide Abdurrahmanoğlu, sıra dışı anlatımı ile sözcüklerden bir tablo çiziyor okurlarına ve eserini tıpkı Halide Edib Adıvar gibi, "Büyük hayatını yaşamadan ölen Müfide'ye..." diyerek, ilk Türk kadın ressam Müfide Kadri'ye ithaf ediyor, Müfide'nin, sanata bakışı ve eserleri unutulmasın; gencecik, hassas ruhu sonsuza dek yaşasın diye...