Biz uzun bir seferde olan yolcularız. Ruhlar âleminden anne rahmine, oradan dünyaya, dünyadan kabre, kabirden haşre, haşirden sonsuzluk memleketine gitmek üzere seyahat halindeyiz.
Bizler bu uzun yolculukta tabiri caiz ise ruhlar âleminde öldük, anne rahminde dirildik. Anne rahminde öldük, dünyada dirildik. Dünyada ölüp, mezarda dirileceğiz. Mezarda ölüp, mahşerde dirileceğiz. Böylece bu sırlarla dolu uzun yolculuk ebedi bir hayatla noktalanacak.
Yollarda karanlığı dağıtacak, yolculuğumuzu kolaylaştıracak bir nur lazımdır. Güvendiğimiz dünya nimetlerinden ümit yok. O ümit ancak kâinat Sultanın Fazl-ı keremindendir. O yüce kudret sahibi izin verirse, Kurânın aydınlatıcı nuruyla ve Rahmanın hazinesinden yollar aydınlanır, engeller köprü olur, zulmetler dağılır, bataklıklar gül gülistan olur. Hak edenler için bu zorlu yolun sonu ebedi cennet bahçelerine açılır.