İnsanın, Rabbi karşısında iki türlü ubûdiyeti vardır: Biri, gâibâne olan ubûdiyetidir ki kendisinde ve etrafında bulunan ve bütün mahlûkatta görünen Allah'ın varlığının ve birliğinin delillerini görmek ve başkalarınada göstermek suretiyle tefekkür etmesidir.
Diğeri de hâzırâne olanıdır ki Rabbü'l-âlemîn'in huzurunda olduğu şuuruyla, O'na yönelerek âdetâ O'nu görüyormuşçasına Allah'ın huzurunda durarak kemerbeste-i ubûdiyet tavrıyla, bunca sanat mu'cizeleri
ve sonsuz kudreti karşısında hayret secdesine vararak Allah ile muhatap olup, bütün ihtiyaçlarını ve hissiyatlarını O'na arz etmesi, Allah'ın kendisine ihsan ettiği maddî mânevî bütün nimetlerinden dolayı O'na şükran
vazifesini ifâ etmesi, her türlü nimetleriyle donatan Rabbine hâliyle, fiiliyle ve kâliyle mukabelede bulunmasıdır.
İşte beş vakit namaz ve namaz içinde okunan Tahiyyât ve Kunût Duâları bunun en güzel örneklerinden birini teşkil etmektedir. Nitekim namaz, insanın özel olarak o yüce huzura kabul edildiği ve kulun Allah'a en yakın olduğu andır. Elimizdeki bu eseri okuyarak, günde en az yirmi bir defa okuduğumuz Tahiyyâtın ve her vitir namazının son rekâtında okunan Kunût Duâlarının mânâlarının ve insanlığa sunulan evrensel mesajların idrakinde olduğumuzda, kılmış olduğumuz namazların feyzini ve bereketini hissedeceğiz. Böylece kulluk şuurumuz gelişerek ibâdetimizin zevk ve lezzetine erişeceğiz inşaallah.