Bin yıl önce Orta Asya Bozkırlarından, Anadolu coğrafyasına göç eden Türk Boylarının torunlarıydılar. Uzun yıllar Osmanlı Devleti'nin himayesinde olan bu topraklar, birinci dünya savaşından sonra gurbete dönüşmüştü. Çizilen sınırlarla tüm akrabaları da Türkiye tarafında kalmıştı. Dedesi; 'önümüzde kıble, arkamızda Türkiye var' derdi hep, yıllarca ne demek istediğini anlayamamıştı. Bu sözün anlamını ancak gençlik yıllarında zihninde oturtabilmişti.
Bir gün tüm Türkmenlerin akrabaları ile buluşacağını, yüz yıl evvel çizilen o sınırın hiçbir hükmünün kalmayacağını biliyordu. Zaten böyle de olması gerekmiyor muydu? İnsan kendi vatanında gurbeti yaşar mıydı? Yıllarca bu soruları sordu zihni kendisine, yoksa amcası neden yatsındı ki 18 yıl hapiste. İnsan hayallerini mi yaşar, hayalleri mi insanı yaşatır?