Eleştirel düşünce, gerçekliği nesnel olarak kavramaya adanmış şiiri (sanatı) karşılıyorsa; kullanılan dil de, onun varlık nedeni oluyor. Şiir, diğer estetik yaratılarla birlikte, kendini içerdiği oranda, toplumsal yaşantıyı da içermek durumunda kalıyor. Sözcüklerin yepyeni bağlamlarda kullanımları, oluşturulan imgeler; duyumsatmaktan fazlasını yapmak durumunda. Bu da şairin (sanatçının) duruşunu tanımlıyor. Sezgisel olandan empatik olana sıçramayı gereksiniyor. Bu metinlerin değişen ve gelişen bir düşünce formu önermesinin nedeni bu.Bu kitaptaki metinler, kendilerini de tartışıyor elbette.