Babil Talmud'unda "Krallığın kanunu, geçerli olan kanundur" yazar. Türkiye'e Yahudiler, yaşadıkları ülkenin iyi birer yurttaşı olmalarını öğütleyen bu kurala hep uymuş ve Türk-Yahudi birlikteliğini idealize etmişlerdir. Ulus-devlet olma sürecinde vurgulanan tebaalıktan yurttaşlığa geçiş, azınlık politikalarına bakınca pek de tamamlanmamış görünüyor. Rıfat N. Bali'nin makalelerinin temel omurgasını da bu yurttaşlık meselesi oluşturuyor: Eşit haklara sahip yurttaşlar topluluğu bir ideal olarak mı kalmıştır? Azınlıklar-devlet-kamuoyu ilişkilerini belli olaylar üzerinden tüm yönleriyle araştıran Bali, bir Yahudi ailesinin öyküsünü, Hareket Ordusu'ndaki Yahudi Taburu'nu, Manisa Moris Şinasi Hastanesi'ni ve İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki boykot girişimlerini anlatıyor. Bugüne kadar marjinal bir mesele olarak görülen antisemitizmi, Cevat Rıfat Atilhan, Türkiye Siyonizmle Mücadele Derneği ve çeşitli yayınlar üzerinden ortaya koyuyor. Bali, kamuoyunun ve siyasi iktidarların görmezlikten geldiği bu akımı, Cumhuriyet'in gözden kaçan yanı olarak nitelendiriyor ve Türkiye'de ırkçılık olmadığı yanılsamasına ayrıntılı bir karşılık veriyor.