"Bir erkekle bir kadın arasında, birbirlerini ne kadar severlerse sevsinler, her zaman bazı sorunlar vardır. Bu erkek mustafa kemal paşa, bu kadın latife uşakzade olduğu zaman iş büsbütün değişir. İkinizin arasında koca bir memleket var... Mukaddes bir millet var. Bunu hiç unutmamalısın. Koca bir vatan! Ve sen, vatanı kurtarana aşık oldun kızım. Bunun elbette bir bedeli, bir vebali vardır. Bu çok önemli bir cüret. Çok şey istiyorsun, bilesin..."
Mustafa kemal'le 1000 gün, latife hanım'ın (1898-1975) atatürk'le yaptığı kısa süren evliliğinin öyküsü.
İlk cumhurbaşkanı eşi olarak çağdaş türk kadınının temsilcisi konumundaki latife hanım, iyi eğitim görmüş, üç dil bilen, zeki ve cesur bir genç kadındı. Paris sorbonne üniversitesi'ndeki hukuk öğrenimini yarıda bırakarak, sakarya zaferinden sonra izmir'e dönmeye karar verdi ve mustafa kemal'i izmir'e girdiği gün karargahında ziyaret ederek onunla tanıştı. "Sen latife değil latifsin", "sen benim ayaklı gazetemsin", "benim yaver" gibi sıcak iltifatlarla başlayan evlilik hayatları huzur içinde yürümedi ve 5 ağustos 1925'te ayrılıkla sonuçlandı. Nezihe araz, bu ayrılığın nedenlerini, anlayışlı ve saygılı bir yaklaşımdan ödün vermeden, bir roman sürükleyiciliğinde anlatıyor.
Ayrılıktan sonra evliliği ve eşi hakkında konuşmayı kesinlikle kabul etmeyen latife hanım bir daha evlenmedi, daha sonraki elli yılını yalnızlık ve huzur içinde geçirdi.