Nasreddin Hoca çok yönlü bir halk filozofudur. O'nu yalnız mizahî yönüyle tanıyanlara, bu kitapla okyanuslar enginliğinde bir dünyâ açılmaktadır. Yüzme bilmeyenler de o okyanusta huzura, gurura, tasavvufa ve nice yüceliklere kulaç atacaklardır.
Nasreddin Hoca Anadolu'da doğup yetişmiş, yerli ve millî bir alp-erendir. Aynı zamanda cihanşümul bir şöhrettir. Türk mizahını, hoşgörüsünü, zekâsını, zarâfetini ve daha nice üstün özelliklerini bütün dünyâya tanıtmaktadır.
Nasreddin Hoca fıkraları, alaycı düşüncenin kabalığından uzaktır; lâtifeci inceliklerle örülmüş zekâ ürünleridir.
İran'da Nasuriddin Tûsî, Yunanistan'da Ezopos, Almanya'da Eulenspiegel, Bulgaristan'da Hitar Peter, Özbekistan'da Nasreddin Efendi, Doğu Türkistan'da Afandi, Azerbaycan'da Molla Nasreddin, Kazakistan'da Kocanasır olarak karşımıza çıkar.
Kazakistan'da Aldar Köse ve Jiyrençe Şeşen'in yol arkadaşıdır.
İkinci Dünyâ Savaşı'nda Almanya'ya gitmiş Hitler ile konuşmuştur. Oradan Arnavutluk'a geçmiş, adaşı (!?) Enver Hoca'ya nasihatta bulunmuştur.
Günümüzde ise pasaportunu çıkarmış, vizesini yaptırmış olarak; kendisini Trump ile görüşmek üzere Washington'a, Putin'le el sıkışmak için Moskova'ya, Beşar Esad'a yanlışlarını mizah yoluyla göstermek maksadıyla Şam'a gönderecek muhayyilesi geniş bir yazarın himmetini beklemektedir.