'Öyle masal kahramanlarınınki gibi bir hayat yoktu hayallerimde. Benim solup giden hayalim bir mutfağımın olmasıydı. Sıcak, çok sıcak. Ocakta pişen yemeğimin buğusunun sıcacık yaptığı, yemek kokusunun elbiselerime sindiği bir mutfağım olsun isterdim. Çocuklarımın mutlulukla karınlarını doyurduğu, benim pişirdiğim yemeklerle büyüdükleri, demli çayımı yudumladığım bir mutfak… Kışın giremediği bir mutfak. Şimdi, soğuktan hissetmediğim ellerimin yıkadığı küçük, eski bir tencere dışarıdaki taşın üstünde kendisine yer bulmuş. Birkaç parça tabak, kaşık, bardak ise bir muşambanın üstünde… Hayallerimin solup gitmesinden daha zoru ise çocuklarımın gözlerimin içene her baktıklarında benden istedikleri şey. Hayal kurmayı unutturan bu yaşamda, yeni filizlenen bu tohumlara hayal kurmayı öğretmek. Umut vermek. Bitmeyen kara kışa inat…'
Bireysel trajedilerin toplamından oluşan toplumsal felaketin anlatımı olan yaşanmışlığın şiirsel öyküleri..!