"Ellerindeki ile yetinmeyen, tüketim toplumunun önerileriyle başı dönen, asli ihtiyaçlarının ötesinde, önerilenleri elde edemediği için mutlu olamayan, ne elde ederse etsin fazlasını isteyen, ihtiyacı sınırsız, hayal kuran, yaptıklarıyla değil, yapmayı düşündükleriyle mutlu olan, kendi içlerine dönünce de yapayalnız olduklarını gören insanlar… Kariyer hesapları yaparken fani olduklarının farkında olmayan Drogo'lar, Lucien'ler, Halit Ayarcı'lar, Jude'ler, Julien ve Julie'ler, Sylvie ve Jérôme'lar… Dökülüp giden yapraklar, yıkılan konaklar, mutlu faniler."
İnsan en çok istemek kipliğinin üzerine inşa eder yaşamını. İstemek, her daim daha fazlasını arzu etmenin başlangıcıdır aslında. Peki insan, mutluluğu bulabilecek midir? Hilmi Uçan, bu kitabına Mutlu Faniler ismini verirken müthiş bir tezatla mühim bir gerçeği açığa çıkarmanın ilk yankısını uyandırıyor. Şimdi hepimiz, mutlu faniler olarak, istemek kipliğinin içerisinde ne derece umutluyuz? Bu kitap, insan doğasından başlayıp yazınsal ürünlere, fikirlere, yazarlara, düşünürlere kadar uzanıyor; istemek kipliğinin anlatılardaki konumunu irdeliyor. Her açıdan özel ve nitelikli bir çalışma!