Kaç dere, kaç ırmak, kaç nehir yatağını mesken tutmuştum. Kaç akıntıya kapılmıştım; kedere, hüzne, özleme, hasrete, yanık yüreğe sürükleyen. Soğuk mermeri sımsıkı tutuyordum. Özgürlüğe kavuşmanın hayaliyle suyun yatağını bulacağı günü bekliyordum."
Bazen geçmişten süzülüp gelenleri bir duygu selinde geleceğe taşıma isteği kalemin ucundan hikâye olarak dökülüyor. Bazen yaşanmışlıkların verdiği hüzün, bazen de hayallerin bıraktığı tat dile gelip Musa Avcı'nın kalemine konu oluyor. Neticede insanı insana yazıyor, bütün içtenliğiyle ve insanlığıyla. Boğucu, kuşatıcı, istilacı dünyada iyiyi ve iyiliği önceleyerek billur gibi çağlayan cümleleriyle, yaşamanın güzelliğine atıfta bulunuyor. İçten ve yalın üslubuyla okura bu güzellik denizinde yol bulduruyor.
Anadolu insanının kederli ve onurlu hayatından kareler okuyacağınız eser, bizi ve bizden olanı bizde iz bırakacak şekilde satırlara sığdırıyor .Her sayfanın araladığı kapıda Anadolu dile geliyor.
- Duran Çetin
Gün gelip şaşkınlıktan küçük dilini yutmanın, bazen sevincini anlat maya kelime bulamamanın kitabı Müzmin. Kimi zaman hissettiği kederin altında ezilmenin, zehirden acı sabırla beklemenin kitabı Müzmin. Geçmişi tekrar tekrar yaşamak isterken hayal kırıklıklarına giden yolların kitabı Müzmin. Zor tercihler karşısında pişman olmamak adına vicdanla cenk etmenin kitabı Müzmin.
"An" ların, "an"larda mıh gibi çakılı kalmanın, günlerin, saatlerin geçmediği, saniyelerin topallayarak ilerlediği bir nefesçik hayatların kitabı Müzmin.Okuru gönül ikliminde seyahate çıkaran Musa Avcı'nın kaleminden...
- Fatma Zehra Kahriman