Kendisine doğru gelen ayak seslerini duydu tutsak kadın, açlığın, iftiranın, yokluğun, ezikliğin verdiği bitkinliği hiçe sayarak yerinden fırlayıp kırık camlı pencereden gelene baktı, umut bir ananın aşıdır, görse oğlunu hemen karnı doyacak, görse oğlunu İbrahim gibi serin ve sakin bir ateş labirentinden cennet emsali bir gül bahçesine düşecek, susuzluğu gidecekti. "Bir görsem Cemo'yu tekrar, gören şu gözlerle!" diye içinden geçiriyordu. Karanlıktan kendisine doğru gelen Zeyno'yu gördü, yanında Cemo yoktu. Şimdi daha beter yıkıldı, yıkıntılarının altında daha çok ezildi. Bir insanın beklentilerinin boşa çıkması kaç ölüme eşdeğerdir? Hesabını tutan var mıdır acaba? Çöktü yine kırık camlı pencerenin dibine, sırtı duvardan yavaş yavaş süzülerek oturdu. "Sana da köküne de lanet olsun Hasan Ağa, şeytan eşin dostun olsun!" diye beddua etti.