Nar bir bilmecedir içinden dağıtarak döker tadını bilmeyenlere ve ateştir nar. Yakarak anlatır derdini aşktır acıdır tutulan dilektir, berekettir. Bir meyve olarak kendine has bir kabuğu, güzelliği olsa da asıl güzelliği sanki içindedir. Kırmızıdır, nar rengidir, kan rengidir olup olmadık pembeye çalar.
Birsel Alver Yazıcı bu ikinci şiir kitabının adını Nar Öyküsü koyuyor. Önceki eseri Toprak Öyküsü'nü devam ettiriyor olsa da bu kez farklı bir tadı sunuyor şiirler çözülmeyi bekleyen bir bilmecece gibi açtıkça farklı bir kapı.
Bir şeyler dağıtıyor kitabıyla, içinden başka narlar, nar taneleri dağılıyor.
hıdırellez!
senin için bağladım
kamburuma
ilk nar ağacını
cennet senin, gözüm kapalı
ateş bana, sırtıma miras
……
Bu gibi satırlar karşılar okuyucuyu. Gerisi ona kalmış; hüzünlerin göbeğine düşürmek okuyucuyu zaman zaman da alıp bir kenara, kenardan kendine baktırmak
baktıkça akıyor yaram
yeniden yanıyor vücudumda
har öyküsü
Anneler Nar Öyküsü'nde de Toprak Öyküsü'nde de olduğu gibi yer alıyor, hatıralarından sıyrılıp gelen baba da. Şehrin mütevazı insanları, bir yerlerde görüp geçtiğimiz sahneler, olaylar bir bir çıkıyor karşımıza satır aralarından.