Bir insanı kendi yaşam yoluna gitmeye değil de çoğunluğu oluşturan kitleyi takip etmesine, o sis yığınına girmesine teşvik eden nedir? İnsanlar arasındaki adalet dengesinde tartının sıra dışılığının eğilimi nedir? Neden eşit değildir? İnsan kendini sürüden, klişeleşmiş yaşam yollarından nasıl kurtarabilir? Kendiyle nasıl bütünleşebilir?
Tüm bu sorular ekseninde ilerleyen, yaşanmış bir hikâyeden yola çıkılarak oluşturulan ve 1980'li yıllardan günümüze uzanan bir dönem öyküsü sunan Narzen'de çocukluk ve ergenlik dönemini kendini ve çevresini anlamaya çalışarak geçiren bir karakterle karşılaşırız. Dünyaya geldiği coğrafya, dönem ve ailesi dolayısıyla da yaşam onu doğrudan sıkıntıların kucağına atar. Ancak rüyalarından da aldığı rehberlikle umudunu yitirmeden kendini dönüştürmenin mücadelesini verir. Bir yandan etrafını saran kokuşmuş, karanlık insanlardan kurtulmaya çalışırken diğer yandan kişiliğini, ruhunu korumaya çalışmaktadır. İçinden gelen ışığın enerjisiyle, içsel ve dışsal olan arasındaki bağlantıyı sağlaması gerektiğini ve böylece bütünlüğe ulaşmayı keşfeder.
Özünde insanın Ruh'a ulaşma mücadelesini anlatan Narzen'in ardından Ruh'u derin ve özgün bir incelemeyle yansıtacak olan Ölümsüz Bilge kitabında da görüşmek dileğiyle…