Alimler şükrü şöyle tarif etmişler: "Şükür, nimetin tesirinin görünür hale gelmesidir. Nimet, kalpte, dilde ve bütün varlığımızda görünür hale gelmelidir." Peki, bu nasıl görünür hale gelir? Şükür, özünde, nimetin kıymetini bilmek demektir. Ve nimetin kıymetini bilen, onu layıkıyla kullanır. Belki bazıları "Allah neden şükür istiyor ki? Onun bizim şükrümüze ihtiyacı mı var sanki?" diye düşünebilir. "Madem öyle hiçbir şeye ihtiyaç yok, o halde neden bizden teşekkür bekliyor ki? Ne olmuş yani vermişse..."
İnsanların çoğu şükürün kendisi için gerekli ve faydalı olduğunun şuurunda değildir. Bizler elimizdekilerin sevgiyle bahşedilmiş bir nimet ve çok daha üstün nimetleri kazanmak için imkân olduğunu fark etmezsek bundan kim zararlı çıkar?
Hiç kuşkusuz elimizdeki imkânların değerini fark etmez, onları heba edersek zararlı çıkan biz oluruz.
Şükredici de olsak, nankör de olsak bundan Rabbimizin mülküne hiçbir zarar gelmez, sadece kendi akıbetimizi karartmış oluruz. Şükretmek, bizim kendimiz için yaptığımız bir ameldir.