"Şiirimin kökü yurdumun topraklarındadır. Ama dallarıyla bütün topraklara, doğuda, batıda, güneyde, kuzeyde uçsuz bucaksız yayılan bütün topraklara, o topraklar üstünde kurulmuş medeniyetlere, bütün dünyamıza uzanmak istedim, insanoğlu nerede, ne zaman ve hangi dilde olursa olsun, yüreğime ve kafama uygun bir şiir söylemişse, onun söylenişindeki ustalığı incelemeye, ondan bir şeyler öğrenmeye çalıştım. Yalnız kendi edebiyatımınkileri değil, Doğu ve Batı edebiyatının bütün ustalarını usta bildim." -Nâzım Hikmet- Nâzım, Türk şiirinin üstünden bir yalım gibi geçti. Ondan öncesi, ondan sonrası diye bir ayrım, sadece bir tarih belirtici değil, coğrafi bir karizmaya işarettir aynı zamanda. Gözden ırak kılındığı için, gönülden de ırak olduğu sanıldığı demlerde bile şiirimizin can kulağı ondaydı, antenler hep Bursa'daki taş odadan yükselen seslere dönüktü...