Hep o mayıs... Bir mayıs ayında doğmuştu. Bir mayıs ayında irşat edicisini tanımıştı. Onu bir mayıs ayında kendisinden uzaklaştırmışlardı. Şimdi yine mayıs ayındaydı. Büyük Doğu'su kapatılmıştı. Yine eksik askerlik hizmeti çıkmıştı. Bir nevi kendisini uzak tutmak istiyorlardı. Bu mümkün müydü? Onu hadiselerden, fikirden, sanattan, cemiyetten uzak tutmak mümkün müydü? Peki ya kafasındaki yangından uzak tutmak mümkün müydü? Kafasının içine müdahale edebilirler miydi? Onu cemiyetten uzaklaştırmak kolaydı! Belki sanattan ve cemiyete şümul bir fikir hayatında söz söyleme salahiyetinden de uzak tutabilirlerdi! Peki, kendisinden uzak tutabilirler miydi? Onu kendi öz benliğinden, kafasının içinden, yüreğinde kor halinde duran yangından, kalbinden ve vicdanından ayırabilirler miydi? Hep o mayıs... Kafası yine yanıyordu. Eğirdir'e bu yangınla varmıştı. Kırk yaşında, yine bir asker olarak...