Linda Nochlin'in bir dönüm noktası olarak feminist sanat tarihinin temellerini atan makalesi, sanat olgusunu algılamamızda hâlâ önemli bir yere sahip. Aydınlatıcı olduğu kadar sorgulatıcı yönüyle okuru konuya dahil ediyor, kabullendiğimiz varsayımları gözden geçireceğimiz yeni bakış açılarına davet ediyor. Nochlin, neden hiç "büyük kadın sanatçı" olmadığı sorusunu, sorunun çarpık mantığı içinde yanıtlamayı reddediyor. Onun yerine, büyüklük kavramının kendisini masaya yatırarak sanatta erkek-egemen deha kavramını yaratan temel varsayımları yapıbozuma uğratıyor. Sanat tarihsel düşünceye hâkim olan beyaz erkek bakış açısının yalnızca ahlaki değil, aynı zamanda entelektüel bir yanılgı olduğunu benzersiz bir kavrayışla gözler önüne seriyor. Bu etkili makale, tek başına kitap halinde basılan bu yıldönümü baskısında yazarın kendi makalesini değerlendirdiği "Otuz Yıl Sonra" makalesiyle birlikte yayımlanıyor. Feminist, queer, ırk ve postkolonyal kuram ve çalışmalarının filizlenip yayıldığı bir dönemde "Otuz Yıl Sonra" makalesi yepyeni bir kanonun ortaya çıkışına dair çarpıcı bir değerlendirme. Louise Bourgeois, Cindy Sherman ve başka birçok sanatçıya göndermeler yapan bu makalede Nochlin eşsiz bir tutku ve hassasiyetle kadınlar ve sanat arasındaki ilişkiyi çözümlüyor. "Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?" çeşitli kültür ve toplumlarda etkisi yankılanan birleştirici bir çağrı niteliğinde. Nochlin'in mesajı hiç bu kadar acil olmamıştı: 2015 yılında söylediği gibi, "daha yapacak çok iş var."