Geri dönmeyecek olan yıllara, her biri kayıpla kapanan günlere hayıflandı. Sebep hep aynı noktaya doğruluyordu. Kendi hayâyla ilgili kararları kendi arzusu hilafına başkaları vermiş. Hep istenileni yaptı.
Her zaman beklenileni konuşmak zorunda kaldı. Başkaları adına yaşadı. Başkalarının beklentilerinin karşılayıcısı olmak zorunda bırakıldı. Artık bu zorunluluk yok olmalı. Ben de kendim için yaşamalı, yaşanacak yolu kendim seçmeliyim diye içini çekti. Gönlüne umut dolduracak bir duyguyla gözlerini çevresindeki insanlara çevirdi.
Oturanlar yılların tahribatını yüzlerindeki derin çizgilerde taşıyorlardı. El kol hareketlerinden geçmişi hatırladıkları anlaşılıyordu. Seslerinin en çok yükseldiği sözler "O günler böyle mi idi? Saygı vardı, hürmet vardı. Sevgiler sokaklarda perakende mal pazarlığı ile alınıp satılmazdı. Yüreklerinin derinliğinde kök salardı. Sevdalar masallarda kaldı."