Balkan göçmeni bir ailenin oğlu olan şair, üniversite öğreniminden başlayarak ve sonrasında da işi gereği görev yaptığı şehirler vesilesi ile birçok kültürü yaşama şansına sahip olmuştur. Yaşadığı uzun uzadıya gurbetler ve hayata yetişebilme telaşı şiirlerine yansımaktadır. Çevresindeki ayrıntıları gözlemlemek, aslında görünmeyende veya dile gelmeyendeki gerçeği anlamak ve gerektiğinde bunu mısralara döküp anlatmak hevesi ile bu şiirleri yazmıştır. Yalnızlığın aslında fena bir şey olmadığını, bu telaşların arasından çıkıp bazen de kendine gitmenin ve bir nefes alıp öyle devam etmenin gereğini anlamış, anlatmıştır.
Velhasıl uçurumun kenarındadır hep hayat, yani düşmeden ve bazen hiçbir yere kimseye tutunmadan yaşayabilmek en onurlusudur. Yalnızlığın tadı başkadır yani, bazen kalabalığın ortasından orkestrayı susturup çekip de gidebilmek güzeldir, kıyısına çekilip hayatın kendi besteni yapabilmek için…