Nefret; kimi ısıracağını bilecek kadar akıllıdır. Ancak, katliam yapacak kadar da paranoyaktır. Nefreti gönüllere düşürecek hareketlerden kaçınmak gerekir. Yoksa sinsi sinsi oluşturduğumuz nefret canavarının altında ezilirken, düşünmeye vaktimiz olmayabilir. Olmaz da! İş işten geçtikten sonra; "Ben, biz nerede hata yaptım, yaptık?" diye sorgulamak, bizi, bizleri, hiçbir insanı asla olumlu bir sonuca götürmez. Ölen ölmüş, giden gitmiştir. Önemli olan, ilk baştan doğru plan yapmak ve doğru uygulamaktır. Adalet! Her şeyde adalet! Bilinmelidir ki; "Yüze gülenlerin, nefret ateşi daha yakıcı olur." "Nefret, nefreti doğuran insanın yakasındadır hep. Uyandığında, ilk olarak yakasında barındığı insanı yok eder."
Ve de;"Yüreğinde nefreti emzirenler, adaleti sağlayamazlar." Türk filmlerinde çok duyduğumuz sözlerden birisi. "Nefret ediyorum senden!" Bu sözün muhatabı düşünmeden sorar. "Neden?" "Neden?" sorusunu sormak yerine, geçmişe dönüp düşünmek gerekir. "Ben nerede yanlış yaptım? Neden benden nefret ediyor, ediyorlar?" diye. Hepimiz, gönül tarlalarına, tarlalarımıza bir şekilde nefret tohumları ekiyoruz. Elbet günü gelince hasadını da yapacağız. O zaman, "Neden?" sorusunun cevabı kendiliğinden verilecek. Bilmeliyiz ki; "Nefret tohumlarının ekildiği bahçelerde sevgi çiçekleri yeşermez."