"Çığrından Çıkmış Zaman"; Eşber Yağmurdereli'nin "Yüzyıllardır bu topraklarda hayatımıza, onurumuza kasteden bir akrep var. O hayatımızı, onurumuzu ve bilincimizi her gün sonsuz kere zehirliyor" betimlemesinde somutlanırken; neo-liberal vahşet kareleri karşısında sormamak mümkün değil: Zamyatin'in "Biz"de tariflediği bir cinnetin ortasında mıyız? Kapitalist cinnetin kriziyle sarsılan dünya, sarhoş gemi sendromu yaşarken; eşitsiz birleşik gelişim dinamikleriyle beslenen küresel kriz dinamikleri tarihi hızlandırıyor! İnsan(lık)a; "Carpe Diem", yani "günü, anı, zamanı yakalama", yani "bir kıvılcım"ın ateşlediği büyük yangınları yaratma imkanını sunuyor... İmkan ile tehlikenin büyüdüğü tarihsel kesitte kaleme alınan "Neo-Liberal Saldırı, Kriz ve İnsan(lık)", "YDD nedir, neyi hedefler" sorusunu yanıtlarken; neo-liberal saldırganlığın bilançosunu gözler önüne sermekle yetinmiyor. "Barbarlığın panzehiri sosyalizmdir," vurgusuyla; tüketilemeyen, eskimeyen başkaldırı konusunda; "Fazlasıyla ısındı deniz / kaynadı kaynayacak / Dipten bir deprem yaklaşıyor / Suyun üzerindeki buğuya bakarsak / Ne kadar yoksul ve çıplak / Görünürse görünsün ağaçlar / O kadar yakındır ilkbahar / Özsu yürümüştür dallara / Uğultuya bakarsak," (Attila İlhan) diye haykırıyor!