"Ben kötü bir kızım" der Femme Fatale (Öldüren Kadın) filmindeki, "hakiki kötü - yüreğine kadar çürümüş" Laure (Rebecca Romijn). Laure 'öldüren kadın' olduğunu bilir. Aslında, televizyondaki Double Indemnity (Çifte Tazminat) filmini henüz izlemiştir ve filmdeki güzel fakat ölümcül Barbara Stanwyck'in hareketlerini taklit etmektedir. Temel İçgüdü filminde, yazar Catherine Tramell (Sharon Stone) dedektif Nick Curran'a (Michael Douglas) kitabının konusunun 'bir dedektif hakkında olduğundan bahseder. Dedektif yanlış kadına âşık olmuştur. Kadın onu öldürür.' İkisi de bu konunun birçok klasik film-noir'ın ortak konusu olduğunu bilmektedir; ve biz de onların bunu bildiğini biliriz ama yine de hikâyenin aynı şekilde sonlanıp sonlanmayacağını merak ederiz. Se7en filminde Somerset (Morgan Freeman), Mills'e (Brad Pitt) "Mutlu sonla bitmeyecek" der, çünkü Somerset, bu noir tarzı hikâyede oynadıkları rolün hemen hemen her zaman karanlık bir sonu olduğunun bilincindedir. ('Film noir' Fransızca'da 'kara film' demektir - burada 'tekin olmayan', 'tüyler ürpertici' anlamına gelen 'kara', aynı zamanda Raymond Chandler'ın harika dizelerindeki gibidir: 'Sokaklar geceden de öte bir şeyle kararmıştı.') Çağdaş film noir ya da neo-noir, geçmişteki film noir'ların olay örgüsü kurallarına, karakter çeşitlerine ve genel tekniklerine katı bir şekilde bağlı, oldukça içine kapanık bir türdür.