Kırk arkadaş bir sonraki ayın on dördüncü sabahı türbeye gelmeden yola koyulduk. Niksar'ı terk edip giderken arkamıza bakmadık. Talazan Köprüsü'nden geçip sırayla o taşı aşan yok oluyordu bir sis gibi. En son ben de geçince Kırk Kızlar bizi karşıladı. İşte o an yüzü yazmayla örtülü kızı gördüm. Elimden tutup götürdü. Sabri Gümüş'ün fantastik dünyası efsane-kurmaca sarkacında kalabalık bir cümbüş. Geçmiş ve kader arasında savrulan kahramanlar ne olduğunu anlamaya çalışırken, gerçeğin az üstündeki sirk sahnesinde hamam böcekleri halay çekiyorlar. Mercimeğin ağaçlarda yetiştiği bu dünyada fizik kuralları ayak bağı değil. Kırklar, cinler, gezginler, meczuplar ve daha fazlası hayatımıza girip çıkarken gıcırtılı bir ritim bırakıyor bu öykülerde. Rivayet mi efsane mi bilmiyoruz.