Her olayı, her inancı, her sözü "Kur'an ve Sünnet" ölçeğinden geçirmeye çalışıyordum. Çünkü bu ikisine karşı çok özel bir ilgim, itikadım, sevgim, bağlılığım vardı. Her sorunu bu ikisinin çözeceğine inanıyordum.
Nihayet sıra eskiden beri duyduğum "Dört tane hak mezhep vardır" sözüne gelmişti. Bu sözü ve inancı; akıl ve mantık yönünden düşünüyor, değerlendiriyor, sorguluyordum. Ancak kendimi ikna edecek sağlam bir cevap bulamıyordum. Çünkü inanç, amel, fıkıh, imam, yol, yöntem bakımından birbirlerinden farklı, hatta birbirlerine karşı olan dört mezhebin hepsi hak olamazdı. Birincinin helal bildiği bir şeyi, ikincisi haram görüyor, üçüncüsü mubah sayıyor, dördüncüsü de mekruh kabul ediyordu. Böyle bir durumda "Hepsi haktır" demek, akla ve mantığa uygun gelmiyordu.
İçimdeki bu çelişkiler ve sorgulamalarla "Kur'an ve Sünnet'e" başvurdum. "Acaba ayetler ve hadislerde dört mezhep veya imamları hakkında herhangi bir bilgi var mı?" diye yıllarca araştırdım. Ancak onlar hakkında ne bir ayet gördüm, ne bir hadis. Dolayısıyla büyük bir şaşkınlık, şüphe, tereddüt içine girdim…
Bununla birlikte "Kur'an ve Sünnet"te söz edilen "Hak Mezhebi" de tanımış oldum. İşte elinizdeki bu kitap, "Ehlisünnet" kaynaklarına göre, hak mezhebin ve imamlarının, ayetler ve hadislerdeki vesikalarının bir bölümünü anlatmaktadır.