"O kahrolası muhacirlik vakti geldiğinde yanımıza hiçbir şey almamıştık. Her şeyi olduğu gibi bıraktık. Ne bilelim; kısa bir yolculuğa çıktığımızı sanıyorduk. Evlerimizi terk ederken bardakları, tasları sofrada bıraktık. Birisi uğradığında istediği gibi yesin içsin, bacamız tütsün, evimiz konuklamaya devam etsin diye... Kim kabul edebilir binlerce yıllık topraklarından, yurdundan, bir daha dönmemecesine uzaklaştırılmayı."