"Merhaba, ben İlkbahar Yaz. Evet, yanlış okumadınız, İlkbahar Yaz. Benim adım bu! Doğar doğmaz bana ilk golü atan, sevgili büyük anneannem. Bütün okul hayatım boyunca adımdan, örgülü saçlarımdan ve mevsimlerden nefret etmeme sebep olan kadın, İleri Ninem… Annemin anneannesi! Nam-ı diğer herkesi gömen kadın, gaflar kraliçesi, isim anam, hayatımdaki bütün boşlukları dolduran, ak saçlı, gül yanaklı toprak kadını, İleri Yaz. Ninem, annemin anneannesi… Dönüp tekrar okudunuz değil mi adını? Öyle… Hep öyle oldu çünkü, bütün hayatım boyunca. Onun isim hikâyesini de anlatacağım. Hatta birebir birlikte soracağız. Ama biraz zamana ihtiyacımız olacak."
Adı İlkbahar, soyadı Yaz olan, adına yaraşır şekilde cıvıl cıvıl bir kızın hikâyesi bu. Bu küçük kız çocuğunun; yetişkinliğe doğru giden yolu boyunca aile ilişkileri, arkadaşlıkları, aşkı ve daha nice yaşanmışlığı üzerinden iç dünyasına tanık oluyoruz. Romanın asıl konusu ise bu yolda gördüğümüz ayak izleri… Ninesinin ayak izleri…
İlkbahar'ın ağzından yazılmış bu romanda, onun çevresindeki sıcakkanlı kişiler hayatımızdan birileriymişçesine canlanıyor zihnimizde. Özellikle de İleri Nine… Kendine has söylemleri, davranışları ve yumuşacık kalbi ile hem çok yakından tanıdığımız hem de kimselere benzemeyen biri…
Bizler İlkbahar'ın ve İleri Nine'nin hayatlarına tanıklık ederken arka planda 1990'lar Adana'sı uzanıyor roman boyunca. 90'larda yaşayan bir çocuk olarak sokaklarda koşuyor, "gulle" oynuyor, küçücük mahallemizde maceradan maceraya atılıyoruz İlkbahar ile birlikte. Üstelik yazar, 90'lı yılların önemli olaylarını da göz ardı etmeden Ceyhan'dan bir sosyal yaşam panoraması çizmiş bizlere.
"Gulle" nedir diye merak ettiyseniz eğer; yazar, romanın sonuna sizler için Adanaca Sözlük de eklemiş. Anlatılan hikâyedeki zamanın ve mekânın kültürünü bir arada sunmayı başarabilen bu sımsıcak romanda, ayak izlerini takip ederseniz eğer sizler de kendi hayatlarınıza dair bir şeyler bulabilirsiniz.
Dr. Raziye Ersan