Niyazi-i Mısri Hazretleri'nin melamîliği ilm-i ledün sahibi oluşundan (bir diğer adı da, ilm-i hikmet, ilm-i tevhîd, vahdet-i vücûd ki tasavvuf bu ilimlerin genel adıdır) gelmektedir. O, devrinde bu hakikat ilimlerinde en önde olandır. Tevhîd, Niyazî-i Mısri'den tüm açıklığıyla ortaya konmuş ve aleme aşikare edilmiştir.
Onun melamîliği dîvanındaki her ilahîsinde tüm açıklığıyla ortadadır. Melamîlik "La Mevcûde illa Hû" sırrıdır. Niyazî-i Mısrî hazretleri bu sırrın vassafıdır. Olmasa idi vasfını nasıl yapardı!..
Melamî olmayan bir yol, bir kişi kuralların kuludur. Bu kurallar din ve tarîkatın kurallarıdır. Özgürlük yoktur. Melamî ise hür ve özgürdür. O, Allah'ta fanî olandır. Allah, kendinde olunca kendi bâkî olur. Niyâzî-i Mısrî bu sırra eren-lerdendir. İşte dîvânı!..