Eserimize yazmaya karar verdiğimizde konumuzla ilgili Kuran-ı Kerim'deki ayetlerin hepsini aldık; tek, tek inceledik. Verilen bilgileri tarihsel bir sıraya soktuk. Kütüb-ü Sitteden aldığımız sahih hadis bilgilerini de bunlara ilâve ettik. Böylece eserimizin iskeleti Kuran-ı Kerim, sahih hadisler ve İnciller oldu. Kuran'ın, hadislerin ve İncillerin sessiz kaldığı konularda ise muteber bildiğimiz eserlerden yararlandık. Bu tür eserlerden aldığımız bilgileri Kuran ve hadislerin hassas terazisinde tarttık, çatkımıza uygun olanları kullandık. Kuran ve hadisler mihenk taşımız oldu. Aldığımız bilgilerin eserimizin Kuran ve hadislerden oluşan iskeletine uygun olmasını, onlarla çatışmamasını özellikle özen gösterdik. Eserimize halk arasında yaşayan ilginç öyküler, kıssalar koyarak bir başka yorum, bir başka renk, bir başka tat ve derinlik kattık. Eserimizi okuyucuya yormayan; anlaşılır, akıcı bir üslûpla yazmaya çalıştık. Sonuçta; oldukça ilginç, renkli; Kurana ve hadislere uygun ve saygılı, sadık ve doyurucu olan bu eser ortaya çıktı. Eserimizin sadece gerçekleri, doğruları göstermesini, bildirmesini özellikle özen gösterdik. Gerçek ve doğru olduklarını bildiklerimizi açıkça yazmaktan, belirtmekten çekinmedik. Peygamberleri, özellikle Hz. Muhammed'i (a.s.) koruma gibi bir endişemiz olmadı. Çünkü Onlar doğrudan Rabbimizin koruması altındadırlar. Hiç bir fâninin, hiç bir yaratılmışın himâyesine, korumasına muhtaç değildirler.