Bu dünyaya ait değildi Ofelya. Onun yeri gökteki yıldızlardı;
üzerimizi çarşaf gibi örten gökkubbeydi onu büyüleyen.
Ama kimse onu anlamadı, Shakespeare bile.
Yüzyıllardır bu hikâye Hamlet üzerine kuruldu, onun bakış açısından değerlendirildi, zihinlerde hep onunla var oldu. Ancak şimdi bu klasik eserin unutulmaz karakteri Ofelya, yeni bir düşünce yapısı ve derinlemesine bir anlatıyla yeniden hayat buluyor.
Destansı bir aşkın yalınlaştırılmış figürü olmaktan ziyade kendi hikâyesini yazan, düşünen, hisseden bir kadın Ofelya bu eserde. Hamlet'in aşkına bel bağlayan naif bir kız değil, kendi gücünün farkına varmış, yıldızların büyüsünde kendini bulan, analitik bir zihin.
Fraktal yapının incelikli kullanımıyla okurlarına sıradışı bir yolculuk vadeden bu roman, Ofelya'nın derin dünyasına dalarken bu klasikleşmiş trajediye bambaşka bir çehre kazandırıyor. Eylemlerin ve düşüncelerin iç içe geçtiği bu yapı, hikâyenin en yalın ve bütünsel hâli.
Sahne şimdi Ofelya'ya emanet...
Okura not:
Bu kitabı okumak için Hamlet'i bilmek şart değil, ama Shakespeare'in bu trajedisini bilenlerin romanda yeni katmanlar keşfedeceği de bir gerçek!