İlk baharda Muş Ovasından Tatvan'a doğru yol aldığımda kan kırmızısı bir ovayı ardımda bırakıp giderdim.
Gördüğüm bütün ovalar yemyeşil iken, Muş Ovası boydan boya kıpkırmızıydı.Gökyüzünün mavisi bile ovanın kızıllığını yansıtırdı.Bunun ardındaki sırrı hep merak ederdim. Yanıtını Yakup Güneş arkadaşın masalsı bir dille yazdığı Ofelya'sında buldum.
Sizlerde benim gibi Muş Ovasının kan kırmızı güllerle bezenmiş halini merak ediyorsanız Ofelya'dakı Muşka'nın hikayesini mutlaka okuyun.
Masal,gücünü yazıdan değil anlatımdan alır derler. Ofelya'daki tüm hikayeler de rengini anlatıcının destansı söz diziminden alır.Her hikayesinde kanatlanan kelebeklerin dansı,her hikayesinde umudunu yitirmeyen bilgelerin dilli,her hikayesinde kırılgan kırmızı güllerin yaşları saklıdır.
Bunun tatmak ve duyumsamak istiyorsanız içeriğinde on altı kısa hikayeyi barındıran Ofelya'yı mutlaka okuyun…. Zevkle okuyacağınıza eminim…
- Orhan Çaçan